Yerli otomobil mi, yerli marka mı?
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Kudret Önen, "Bence biz Türkiye’de yerli araba yapıyoruz. Çünkü yerlilik oranı bazılarında yüzde 60, bazılarında yüzde 80. Ortalaması yüzde 56’lara gelen bir yerlilik oranı var. Yerli otomobilden ziyade yerli marka konusuna konsantre olmamız lazım" dedi.
AA Finans Masası’na konuk olan OSD Başkanı Kudret Önen, sektöre ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi, beklentilere ilişkin soruları yanıtladı.
Önen, geçen hafta açıklanan yeni teşvik sistemi ile ilgili, ”Bizi çok mutlu eden, bizi çok heyecanlandıran, ülkemizin otomotiv sanayisinin dünyadaki cazibesini artıran çok mutlu bir haber” dedi.
Bunun sektör için son yılların en önemli haberlerinden birisi olduğunu belirten Önen, teşvikle ilgili son düzenlemenin bugünkü sanayinin rekabetçiliğinin korunmasında çok önemli olduğunu dile getirdi.
2023 planlarına göre otomotiv sektörünün 3-4 katı büyümesi gerektiğini anımsatan Önen, bir gazetenin yaptığı karşılaştırmadan bahsederek, ”Şu anda en büyük rakibimiz Orta Avrupa. Neredeyse bizden daha ucuz olan yerler var Avrupa’nın ortasında. Fakat sanayi, teşvikler olarak baktığımızda, özellikle yeni teşvikler olarak baktığımızda hepsinden daha avantajlı konuma gelmişiz” ifadelerini kullandı.
Bir otomobilin dizaynından üretime geçmesinin 3 yıl olduğunu vurgulayan Önen, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Bir otomotiv projesinin de 2-2,5 seneden önce kararın meyvelerini görmeniz çok zor. O yüzden hemen yarın olacak bir şey değil. Yarın için şu mesaj verilmiştir: ’Biz otomotiv sanayisini geliştirmekte kararlıyız. Ona göre de şartlarımızı buna göre revize ettik. Bu, yarın olan bir karardır. Avrupa’dan gazetelerden de okuyoruz. İşte bazı firmalar, hemen buna reaksiyon gösterecektir. Yarın olan budur. İnsanların proje masasında Türkiye’nin oturmasıdır. Bunun otomotiv sektöründe bizim gerçekten hissedeceğimiz zaman herhalde en az 3-4 yıldan önce olmaz.”
"Yerli otomobilden ziyade yerli marka konusuna konsantre olmamız lazım"
Önen, yerli otomotiv konusunda, en başta yerli araç, yerli marka kavramlarının oturtulması gerektiğini söyledi. 35 yıldır bu sektörde çalıştığını aktaran Önen, ”Bence biz Türkiye’de yerli araba yapıyoruz. Çünkü yerli oranı bazılarında yüzde 60, bazılarında yüzde 80. Ortalaması yüzde 56’lara gelen bir yerlilik oranı var. Bu çok ciddi bir rakam. Çünkü bazı teknolojiler, bazı üretim şeyleri dünyanın her yerinde yapılmıyor ki? Bunlar belli merkezlerde yapılan şeyler. O yüzden bu kadar yerli oranına sahip bir Türkiye’de biz zaten yerli araba yapıyoruz. Marka dediğimiz de ise bu konu, biz daha önceki teşviklerde böyle bir projeyi bile biz teşvik yasasına sokamıyorduk. Şimdi o da girdi. Bu kimse konuşmuyor ama, o da girdi, stratejik yatırım olarak o da bu kapsamda ele alınabilecek. Onun için olumlu bir şey. Yani bu teşviklerle varsa böyle bir konu, bu konuyla ilgilenen bir yer varsa kesinlikle çok daha yakınlaştı” şeklinde konuştu.
”Yerli otomobil konusunda bir babayiğitin önümüzdeki günlerde çıkacağını düşünüyor musunuz? Yoksa bunu birkaç yıl konuşup unutacak mıyız?” şeklindeki soruya Önen, şöyle cevap verdi: ”Bunlar unutulacak konular değil. Farklı yaklaşıyorum bu konuya. Kim yapacak? Ne zaman olacak? Aslında yerli otomobilden ziyade yerli marka konusuna konsantre olmamız lazım. Bugün zaten yerli otomobil yapıyoruz. Yan sanayimiz şu anda Avrupa’nın en güçlü yan sanayilerinden bir tanesi. Bugün Avrupa ve ABD’li otomotiv firmalarına paket sistem dizaynı veren şirketlerimiz var. Yerli araç konusunu bir tarafa koymak gerekiyor. Bu kesinlikle rahat rahat yapılır.”
Türkiye’nin otobüste ve kamyonda yerli markalarının olduğunu belirten Önen, konunun detaylı incelenmesi halinde konunun adet, pazar ve marka geliştirmede takılıp kaldığına dikkati çekti.
Önen, konuya teknolojik bakılması gerektiğini, dünyada rekabetçi bir pazarın ve yüzde 20-30 düzeyinde kapasite fazlasının olduğuna değinerek, ”Siz bu kapasite fazlasına bir bu kadar daha araç ekleyeceksiniz. O aracın da diğer yerlerdeki markaların yanında tercih edilmesini isteyeceksiniz. Bu çok ciddi teknik olmayan tamamen marka yönetimiyle ve markanın yaratılmasıyla ilgili bir konudur” dedi.
Türkiye’de yerli otomobilin üretilmesi noktasında sıkıntı olmadığını, herkesin yerli otomobil yapmak istediğini söyleyen Önen, işin matematiğinin tutması ve marka yaratmanın maliyetinin azaltılması gerektiğini ifade etti.
Önen, iç pazarın büyümesinin gerektiğine dikkati çekerek, ”İç pazar büyümediği müddetçe, iç pazar güvenilir ve sürdürülebilir büyüme içerisinde olduğu müddetçe yerli marka çalışmalarına, marka yaratmanın maliyetine bu konular çerçevesinde ileriye doğru nasıl yayacağız, maliyetleri nasıl dağıtacağız buna bakmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
Elektrikli araçlarda alt detay teknolojiler
Elektrikli araç üretimi ve Türkiye’nin bu alanda yerli markasını oluşturması konusunda Önen, yapılan araştırmalarda her yıl elektrikli araçların pazardan aldığı payın arttığının tahmin edildiğini belirtti.
Elektrikli araçların temiz enerji ve sera gazı etkilerinin düşük olması nedeniyle elektrikli araçların gelişeceğinin tartışılmaz olduğunu söyleyen Önen, ”Elektrikli araçlarda kullanılan piller gelişme evrimini daha tamamlanmadı deniliyor. Diğer yakıt cinsi araçlara göre insanları düşündüren konular var. Bunların çözülme hızına göre elektrikli araçların kullanım hızı da buna bağlı olacaktır. Türkiye için geç değil ve çok doğru adımlar atılıyor. Bizim şu anda elektrikli araçlarda akü, elektrik motorları ve bunun yönetim sistemleri gibi konulara devletin yüzde 100 desteğiyle elimizi kirletip bu konularda araştırmalar yapıp, gelişen teknolojinin içine girmemiz lazım. Bunları yavaş yavaş geliştirip araba üretim uygulamalarına geçmemiz gerekiyor” dedi.
Önen, elektrikli araç üretiminde asıl konunun alt detay teknolojilerinin geliştirilmesi olduğunu ve buradaki başarının elektrikli araçlardaki başarıyı getireceğini söyledi. Türkiye’de alt detaylar teknolojilerin geliştirilmesi halinde bunların bir otomobilde buluşabileceğini belirten Önen, ”Bunu ABD denedi ama daha başarıyı elde etmiş değiller. Hemen yarın olacak bir şey değil bu. Uzun süreç alacaktır” diye konuştu.
2013 yılı beklentileri
Rakamlara bakılarak azaldı-düştü demenin yanlış olduğunu aktaran Önen, rakamlar bir yıl çok çıkmış ise, bunun devamlı böyle gideceğini kimsenin düşünmemesi gerektiğini ifade etti.
Avrupa’ya olan ihracatın yüzde 50’den yüzde 34’e düşmesinin otomotive negatif etkisi olduğunu vurgulayan Önen, ”Üretimimizdeki azalmayı kabul etmemiz lazım. Bu Avrupa kaynaklı bir azalma” dedi.
2012 yılında bazı firmaların Amerika’ya otomotiv ihracatı gerçekleştirdiğini kaydeden Önen, bunların önemli olduğunun altını çizdi.
2013 yılı için 2012 benzeri bir yıl hedeflenmesi gerektiğini belirten Önen, sözlerine şöyle devam etti: ”Sanayiciler, rekabetçiliğini sürdürmek için bütün sanayideki üretim girdilerindeki artışa rağmen her yıl da fiyatlarda, maliyetlerde bir gerileme hedefi koyar. Bu zor bir hedeftir. Çoğu zaman da bu tutulur. Şimdi sanayide de, üretimde de böyle koymak lazım. Eğer biz küçüleceğiz diye yaklaşırsak bu iyi bir şey değil. Çünkü Avrupa’daki sorun kalıcı bir sorun. Önümüzdeki bir kaç yıl daha bununla yaşayacağız. Bu yıl muhakkak sanayimiz az da olsa alternatif pazarlar bulup bu açığı kapatmak zorunda. Ve bunu hedeflediğini görüyoruz. Zira kiminle konuşsak 2012 eşittir 2013 olacak, hedefimiz budur, bu yüzden üretimimizde gerileme yaşamayacağız diyorlar.
27 Şubat 2013 - 10:04
AA Finans Masası’na konuk olan OSD Başkanı Kudret Önen, sektöre ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi, beklentilere ilişkin soruları yanıtladı.
Önen, geçen hafta açıklanan yeni teşvik sistemi ile ilgili, ”Bizi çok mutlu eden, bizi çok heyecanlandıran, ülkemizin otomotiv sanayisinin dünyadaki cazibesini artıran çok mutlu bir haber” dedi.
Bunun sektör için son yılların en önemli haberlerinden birisi olduğunu belirten Önen, teşvikle ilgili son düzenlemenin bugünkü sanayinin rekabetçiliğinin korunmasında çok önemli olduğunu dile getirdi.
2023 planlarına göre otomotiv sektörünün 3-4 katı büyümesi gerektiğini anımsatan Önen, bir gazetenin yaptığı karşılaştırmadan bahsederek, ”Şu anda en büyük rakibimiz Orta Avrupa. Neredeyse bizden daha ucuz olan yerler var Avrupa’nın ortasında. Fakat sanayi, teşvikler olarak baktığımızda, özellikle yeni teşvikler olarak baktığımızda hepsinden daha avantajlı konuma gelmişiz” ifadelerini kullandı.
Bir otomobilin dizaynından üretime geçmesinin 3 yıl olduğunu vurgulayan Önen, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Bir otomotiv projesinin de 2-2,5 seneden önce kararın meyvelerini görmeniz çok zor. O yüzden hemen yarın olacak bir şey değil. Yarın için şu mesaj verilmiştir: ’Biz otomotiv sanayisini geliştirmekte kararlıyız. Ona göre de şartlarımızı buna göre revize ettik. Bu, yarın olan bir karardır. Avrupa’dan gazetelerden de okuyoruz. İşte bazı firmalar, hemen buna reaksiyon gösterecektir. Yarın olan budur. İnsanların proje masasında Türkiye’nin oturmasıdır. Bunun otomotiv sektöründe bizim gerçekten hissedeceğimiz zaman herhalde en az 3-4 yıldan önce olmaz.”
"Yerli otomobilden ziyade yerli marka konusuna konsantre olmamız lazım"
Önen, yerli otomotiv konusunda, en başta yerli araç, yerli marka kavramlarının oturtulması gerektiğini söyledi. 35 yıldır bu sektörde çalıştığını aktaran Önen, ”Bence biz Türkiye’de yerli araba yapıyoruz. Çünkü yerli oranı bazılarında yüzde 60, bazılarında yüzde 80. Ortalaması yüzde 56’lara gelen bir yerlilik oranı var. Bu çok ciddi bir rakam. Çünkü bazı teknolojiler, bazı üretim şeyleri dünyanın her yerinde yapılmıyor ki? Bunlar belli merkezlerde yapılan şeyler. O yüzden bu kadar yerli oranına sahip bir Türkiye’de biz zaten yerli araba yapıyoruz. Marka dediğimiz de ise bu konu, biz daha önceki teşviklerde böyle bir projeyi bile biz teşvik yasasına sokamıyorduk. Şimdi o da girdi. Bu kimse konuşmuyor ama, o da girdi, stratejik yatırım olarak o da bu kapsamda ele alınabilecek. Onun için olumlu bir şey. Yani bu teşviklerle varsa böyle bir konu, bu konuyla ilgilenen bir yer varsa kesinlikle çok daha yakınlaştı” şeklinde konuştu.
”Yerli otomobil konusunda bir babayiğitin önümüzdeki günlerde çıkacağını düşünüyor musunuz? Yoksa bunu birkaç yıl konuşup unutacak mıyız?” şeklindeki soruya Önen, şöyle cevap verdi: ”Bunlar unutulacak konular değil. Farklı yaklaşıyorum bu konuya. Kim yapacak? Ne zaman olacak? Aslında yerli otomobilden ziyade yerli marka konusuna konsantre olmamız lazım. Bugün zaten yerli otomobil yapıyoruz. Yan sanayimiz şu anda Avrupa’nın en güçlü yan sanayilerinden bir tanesi. Bugün Avrupa ve ABD’li otomotiv firmalarına paket sistem dizaynı veren şirketlerimiz var. Yerli araç konusunu bir tarafa koymak gerekiyor. Bu kesinlikle rahat rahat yapılır.”
Türkiye’nin otobüste ve kamyonda yerli markalarının olduğunu belirten Önen, konunun detaylı incelenmesi halinde konunun adet, pazar ve marka geliştirmede takılıp kaldığına dikkati çekti.
Önen, konuya teknolojik bakılması gerektiğini, dünyada rekabetçi bir pazarın ve yüzde 20-30 düzeyinde kapasite fazlasının olduğuna değinerek, ”Siz bu kapasite fazlasına bir bu kadar daha araç ekleyeceksiniz. O aracın da diğer yerlerdeki markaların yanında tercih edilmesini isteyeceksiniz. Bu çok ciddi teknik olmayan tamamen marka yönetimiyle ve markanın yaratılmasıyla ilgili bir konudur” dedi.
Türkiye’de yerli otomobilin üretilmesi noktasında sıkıntı olmadığını, herkesin yerli otomobil yapmak istediğini söyleyen Önen, işin matematiğinin tutması ve marka yaratmanın maliyetinin azaltılması gerektiğini ifade etti.
Önen, iç pazarın büyümesinin gerektiğine dikkati çekerek, ”İç pazar büyümediği müddetçe, iç pazar güvenilir ve sürdürülebilir büyüme içerisinde olduğu müddetçe yerli marka çalışmalarına, marka yaratmanın maliyetine bu konular çerçevesinde ileriye doğru nasıl yayacağız, maliyetleri nasıl dağıtacağız buna bakmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
Elektrikli araçlarda alt detay teknolojiler
Elektrikli araç üretimi ve Türkiye’nin bu alanda yerli markasını oluşturması konusunda Önen, yapılan araştırmalarda her yıl elektrikli araçların pazardan aldığı payın arttığının tahmin edildiğini belirtti.
Elektrikli araçların temiz enerji ve sera gazı etkilerinin düşük olması nedeniyle elektrikli araçların gelişeceğinin tartışılmaz olduğunu söyleyen Önen, ”Elektrikli araçlarda kullanılan piller gelişme evrimini daha tamamlanmadı deniliyor. Diğer yakıt cinsi araçlara göre insanları düşündüren konular var. Bunların çözülme hızına göre elektrikli araçların kullanım hızı da buna bağlı olacaktır. Türkiye için geç değil ve çok doğru adımlar atılıyor. Bizim şu anda elektrikli araçlarda akü, elektrik motorları ve bunun yönetim sistemleri gibi konulara devletin yüzde 100 desteğiyle elimizi kirletip bu konularda araştırmalar yapıp, gelişen teknolojinin içine girmemiz lazım. Bunları yavaş yavaş geliştirip araba üretim uygulamalarına geçmemiz gerekiyor” dedi.
Önen, elektrikli araç üretiminde asıl konunun alt detay teknolojilerinin geliştirilmesi olduğunu ve buradaki başarının elektrikli araçlardaki başarıyı getireceğini söyledi. Türkiye’de alt detaylar teknolojilerin geliştirilmesi halinde bunların bir otomobilde buluşabileceğini belirten Önen, ”Bunu ABD denedi ama daha başarıyı elde etmiş değiller. Hemen yarın olacak bir şey değil bu. Uzun süreç alacaktır” diye konuştu.
2013 yılı beklentileri
Rakamlara bakılarak azaldı-düştü demenin yanlış olduğunu aktaran Önen, rakamlar bir yıl çok çıkmış ise, bunun devamlı böyle gideceğini kimsenin düşünmemesi gerektiğini ifade etti.
Avrupa’ya olan ihracatın yüzde 50’den yüzde 34’e düşmesinin otomotive negatif etkisi olduğunu vurgulayan Önen, ”Üretimimizdeki azalmayı kabul etmemiz lazım. Bu Avrupa kaynaklı bir azalma” dedi.
2012 yılında bazı firmaların Amerika’ya otomotiv ihracatı gerçekleştirdiğini kaydeden Önen, bunların önemli olduğunun altını çizdi.
2013 yılı için 2012 benzeri bir yıl hedeflenmesi gerektiğini belirten Önen, sözlerine şöyle devam etti: ”Sanayiciler, rekabetçiliğini sürdürmek için bütün sanayideki üretim girdilerindeki artışa rağmen her yıl da fiyatlarda, maliyetlerde bir gerileme hedefi koyar. Bu zor bir hedeftir. Çoğu zaman da bu tutulur. Şimdi sanayide de, üretimde de böyle koymak lazım. Eğer biz küçüleceğiz diye yaklaşırsak bu iyi bir şey değil. Çünkü Avrupa’daki sorun kalıcı bir sorun. Önümüzdeki bir kaç yıl daha bununla yaşayacağız. Bu yıl muhakkak sanayimiz az da olsa alternatif pazarlar bulup bu açığı kapatmak zorunda. Ve bunu hedeflediğini görüyoruz. Zira kiminle konuşsak 2012 eşittir 2013 olacak, hedefimiz budur, bu yüzden üretimimizde gerileme yaşamayacağız diyorlar.
27 Şubat 2013 - 10:04
Konular
- Güneş enerjisiyle çalışan en büyük gemi
- 10 yıl içinde kendi uydumuzu fırlatabileceğiz
- Felçten kurtaran boyunluk
- Bakanlıktan Türk mucitlere dev destek
- Üniversite güneş enerjili araca sponsor arıyor
- TÜBİTAK'tan 'iyi fikir'lere müthiş destek!
- Bilim insanlarını heyecanlandıran buluş!
- NSA'nın kırmadığı şifre yok gibi
- Nihat Ergün'den yerli otomobil açıklaması
- 21. yüzyılın Türk otomobili elektrikli olabilir mi
- Yerli otomobile talibiz
- Erdoğan'ın aradığı Türk malı otomobili TOFAŞ üretecek
- Yerli otomobilin 500 rakibi var
- Türkiye'nin İlk Yerli Otomobili Uludağ'da Yapıldı
- Türk-İş Başkanı: Yerli Otomobili 20 Bin Üyeli Harb-İş Yapsın
- Döküm sektörü yerli otomobil, uçak ve tank üretimine hazır
- Yerli otomobil mi, yerli marka mı?
- 2023 Hedefi: Yılda 4 Milyon Araç Üretmek
- Aslında Arabada Devrim Yıllar Önce Olmuş
- Yabancıları Rahatsız Eden Gelişme Göktürk-2
- GÖKTÜRK-2 2 Ayda Dünya Etrafında Tam 1000 Tur Attı
- Eski Bir TÜBİTAK Çalışanından İddaa! Göktürk-2’yi yapanlar Tasfiye Edildi
- RASAT, Türkiye'nin İlk Yerli Yapım Uydusu
- Yerli uyduyla dünya BBG evine dönüşecek
- Göktürk Uydusunun Kaderi Ne Olacak?
- Türkiye ile İsrail'in Arasına Giren Kara Kedi
- İSRAİL:TOPRAKALARIMIZ GÖRÜNTÜLENMESİN...
- Doğu Akdeniz'deki balistik "nesne"ler İsrail füzesi çıktı
- Maliki Biden'a Silah Sözünü Hatırlattı
- Dünyanın en büyüğü olacak projeye başvuru patlaması